Tam şöyle; “Başkan, birkaç gün önce Erdoğan ile harika bir görüşme yaptı. Ben bu konuşmayı gerçekten ‘dönüşüme’ sebep olacak bir temastı diye tanımlardım”…
Witkoff, görüşmenin hakkının yendiğini düşünüyor; “Bunun nedeni, Yemen, İsrail-Filistin, Rusya-Ukrayna meselelerinin
önde olması”…
Gerçekte ve şaşırtıcı biçimde Türk basını bu haberi gördü. Hatta önceden ileri geçenler de oldu. (‘Avrupa İmamoğlu’nun arkasında neden durmuyor?’, 22/03, Yeni Şafak.) Öne çıkarılamamasının sebebi İmamoğlu vakasıydı…
***
Önümüzdeki günlerde Türkiye-ABD ilişkilerinde dikkate değer gelişmeler olacak. Dışişleri Bakanı Fidan’ın Amerikalı mevkidaşı Rubio ile buluşması bu baptandır. Hepsini takip edeceğiz ama şimdilik meselemiz bu değil…
Detaylandıralım…
Şunu da ekleyelim; Batı’dan İmamoğlu vakasına gelen cılız eleştirilerin, medya veya siyasiler fark etmez, ‘kaynak kodu’ hep akılda tutulmalı. Hepsi Bidencı’dır. ‘Eski dünya’ diye okunur…
***
Trump’ın dünyaya taşıdığı dönüşüm, herkesi aynı kulvara çekme/itme potansiyeli, iki ülke ilişkileri açısından ölü geçen Biden dönemini “hazırlıkla” geçiren Türkiye’yi hayli avantajlı bir “çıkış” noktasına getirdi. Çünkü, Rusya-ABD yakınlaşmasının işleri zorlaştıracağı üzerine düşünceliydik…
Altı evvelce ve ilk kez burada çizilmişti; Ankara-Trump ilişkilerinin geçmişi ve derinliği! Trump daha seçilmeden gelişen bir senkron ve ritim hissediliyor. Başarıdır. Yalnız, ne kadar teferruatlıdır henüz bilmiyoruz.
Belki İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar’a kulak vermeliyiz; “Türkiye ile Suriye’de veya başka bir yerde karşı karşıya gelmek istemiyoruz.”